24 Ekim 2008 Cuma

Şenyuva Köyü ve Köprüsü - Çamlıhemşin






Zilkale ve Palovit gezilerinden sonra Çat vadisinde yemek molası verdik. Mıhlama, salata ve köfteden oluşan lezzetli yemeğimizin ardından tekrar minibüsle Çamlıhemşin'e doğru yola çıktık. Fırtına deresi üzerindeki köprülerden biri olan Şenyuva köprüsü'nde arabadan inip 1-1.5 saatlik bir yürüyüş için hazırlanmaya başladık. (Fırtına deresi üzerinde 10 adet tarihi köprü var. Bu köprüler kültür varlığı olarak tescil edilmişler ve harçsız taşyapı olarak Bizans yapı tarzından esinlenerek inşa edilmişler. Köprülerin tümü akarsu yatağının iki yanında karşılıklı birer ayak üzerinde yükselen yuvarlak yada hafif sivri kemerli bir yay görüntüsündeler. Yay biçiminin amacı ise sık sık taşan akarsuların altında kalmaması ve yıkılmamasını sağlamak). Şenyuva köprüsünde yapılan hazırlık ve fotoğraf çekimlerinden sonra yürüyüşe başladık. Yürüyüşün 40-50 dakikası dik bir yamaçtı. Oldukça zor bir tırmanışla tek kişinin geçebileceği patikalardan yürüyerek bir dağ köyü olan Şenyuva köyü'ne (eski adı Çinçiva) ulaştık. Köyün içinden geçerken o gün bayram olduğu için köylülerle bayramlaşıp yolumuza devam ettik. Köydeki evler çok güzel, insanlar çok içtendi. Hatta bir ana-kız camda makinamıza poz bile verdi. Yaşlı bir teyze de bütün grubu teker teker öpüp, bayramlaştı. Dere geçişleri yaptıktan sonra köyden ayrılıp dönüş yoluna girdik. Dönüş yine dik bir yamaçtan inişti. Bu güzel yürüyüşün ardından başa gelinebilecek en kötü şey ise benim bu yamaçtan düşüp, can havliyle ısırgan otlarına tutunmam oldu....

Hiç yorum yok: