29 Ağustos 2009 Cumartesi

Yaşayan bir tarih: Rebul Eczanesi

Rebul eczanesi 1895 yılında Paris’teki eczacılık fakültesinden mezun olan Jean Cesar Reboul un Trabzon Hopa yolu nu inşa eden şirketin mühendisi olan babasını ziyarete gelmesi ile başlar. İstanbul un güzelliği ve büyüsü bu genç eczacıyı öylesine etkiler ki Rue de Pera denilen bu günkü İstiklal caddesinde yeni bitirilmekte olan Roumelie hanın altında eczane açmaya karar verir. Kendiside Pendik’te bir köşkte oturan bay Reboul geçen zaman içersinde bir anda en tanınan eczanelerden biri konumuna gelir.

1920 yılında ise orta okuldan fark imtihanı vererek üniversiteye geçebilen Kemal isimli genç eczacı adayı mesleki deneyimini arttırmak için staj yapmak üzere bay Reboul a başvurur. Ancak Rue de Pera da Fransızca bilmeyene iş verilmez sözü ile geri döner. Bunu kabullenemeyen genç Kemal bir yıl Fransız konsolosluğunun gece lisan kursuna gider ve ertesi yıl bu sefer Fransızca staj yapmayı talep eder. Bu azim karşısında itiraz edemeyen Reboul Kemali staja alır. İşte o günden itibaren anne ve babasını on dört yaşında kaybeden ve ikisi çocukken ölen yedi kardeşten biri olan Kemal canla başla çalışarak geleceğinin temelini atmaya başlar. 1923 yılında daha 19 yaşına gelmiş olan Kemal Eczacılık okulundan mezun olunca Bayramiç hükümet tabiiliğine tayin olur. Ancak bay Reboul ondaki kıvılcımı kayıp etmek istemediğinden o günün yüksek ölçüsü olan İstanbul valisine yakın bir maaşla onu eczanesi Grand Pharmacie Reboul de işe alır.
Bay Reboul un tüm prensiplerini kabul ederek ortaya koyduğu çalışma ve yükselme azmi ile eczanede önce Reboul un başlattığı özel formül kremleri imal eder. Kırışık giderici, sivilce önleyici, masaj yağları, el kremi gibi pek çok ürünü günün teknolojisine göre en iyi şekilde üretmeye başlar. 1936 yılında Bay Reboul un Pendik’teki evinde ürettiği Lavanda çiçeklerinden kolonya üretir ve bu öylesine beğenilir ki ürettikleri hiçbir zaman talebe yetmez olur. Bu durumda Fransa’nın Grasse kentine giderek bir Fabrikadan beğendiği bir bahçenin ürünü olan Lavandayı ürettirerek kolonyasını yapmaya devam eder. O tarihlerden günümüze gelen Lavanda kolonyası daima aynı bahçenin ürünü lavandanın aynı fabrikada esansa dönüştürülmesiyle üretilmektedir.

1937 yılında evlenen Kemal, 1938, 1943 ve 1948 de doğan üç erkek çocuk babası olmuştur. Babalarının mesleği böylesine sevmelerinden etkilenen çocukları da Eczacılığı seçerler. Cumhuriyet yasaları modernleşmeye uğrayınca soyadı kanunu ile MÜDERRİSOĞLU soyadını alarak yoluna devam eder.

Gelişen işlerinin yanı sıra ilaç ithaline başlar ve daha sonra Tek ilaç isimli firmasında ilaç imaline başlar. Ülkenin en parlak ilaç sanayilerinden olan bu fabrika yakın tarihe kadar gelir ve sonunda piyasa şartlarına yenilerek yaşamına son verir. Her üç oğlu da eczacılık sahalarında faal olup zaman içersinde Tek ilaç, Sifar ilaçları en son olarak ta Tekmen parfümeriyi kurarak günümüze kadar gelen bir hayatı oluştururlar.
Kemal Müderrisoğlunun en küçük oğlu Mehmet, Eczaneyi 1970 yılında devir alır ve bayrağı bu güne kadar taşır. Ülkenin en bilinen kolonyalarından biri olan Rebul Lavanda kolonyasının üretimini ise bu gün oğlu Kerim ve ortakları Rebul kozmetik adı altında oluşturdukları şirkette devam ettirmektedirler. Bu gün on beş ülkede Rebul kolonyalarını ve parfümlerini satma başarısını geçiren Kerim Müderrisoğlu da 2006 yılında Marmara Üniversitesi Eczacılık fakültesinden mezun olarak ailenin üçüncü kuşak eczacısı olur.
Günümüzde hala daha eczacılık konusunda lider olmayı devam ettiren Rebul eczanesi faaliyetlerine her gün bir yenisini ilave etmektedir.

Kaynak: www.rebul.com.tr

Meşhur Lavanta Kolonyası
Kemal Müderrisoğlu lavanta kolonyası üretim ve satışına 1940'lı yıllarda girdi. Fransa'nın Grasse kentinde lavanta tarlaları kapatıldı. O gün bugündür Türkiye'nin en eski eczanelerinden biri lavanta kolonya markasıyla ünlendi.
Sadece Mehmet Müderrisoğlu (55) baba mesleğine devam ediyor. Mehmet Bey de babası gibi hem reçeteden hem de parfümden anlıyor:
‘‘Lavanta tarladan sabaha karşı güneş doğmadan, çiçek açmadan toplanır. Çünkü çiçek açtığında koku kaçar. Lavanta yağış ister. Eğer yağış olmazsa o yılki ürün odunumsu kokar. Yağış fazla olursa da şekerimsi... Bir tek rekolteye bağlı kalırsak üretimde istikrarı yakalayamayız. O yüzden bizim kolonyada yüzde 97 natürel malzeme, yüzde 2-3 de tampon vardır.''
Rebul Lavanta Kolonyası'nın tiryakisi fazla değil. ‘‘Yılda 40-50 bin şişe üretiyoruz'' diyor Mehmet Müderrisoğlu ve ekliyor: ‘‘Aslında bu rakam için değmez ama baba yadigarıdır anlayışıyla devam ediyoruz.''

6 yorum:

Rumeysa dedi ki...

açıkçası rebul lavanta kolonyasını ve rebul markasının lavanta kolonyasından doğduğunu bilmiyodum.. etkilendim.. Lavantaya bayılırım, o koku....
Allah dıyorum bu bitkıyı benım için yaratmış sanki..
bilgilendirme için teşekkürler..;)

buarada blogunuzu yeni keşfettim ve çok beğendim..;)

sevgiler..

Amatör Gezgin'in Gezi Notları dedi ki...

Rumeysa bende bayılırım Lavanta kolonyasına. Hep temizliği çağrıştırı bana. Hatta ben evde oda kokusu olarak lavanta kolonyası sıkıyorum. Çamaşırlarda da müthiş güzel kokuyor...

Adsız dedi ki...

BUKET UZUNER İSTANBULLULAR KİTABINDA ÇOK GÜZEL ANLATMIŞ REBUL LAVANTA KOLONYASINI

KİTABI OKUYUNCA ARAŞTIRMAYA BAŞLADIM, İLGİMİ ÇEKTİ

Amatör Gezgin'in Gezi Notları dedi ki...

@Adsız kitabı okumadım ama merak ettim doğrusu nasıl anlattığını. Güzel bir bilgi oldu benim için. En kısa zamanda alıp, okumak isterim. Sevgiler...

Nes dedi ki...

Ben de bayılarak kullanıyorum. Umarım 3. Kuşak Müderrisoğlu da bu eşsiz kokunun üretimine devam eder

Amatör Gezgin'in Gezi Notları dedi ki...

Merhaba Nes, Mehmet Bey ve oğlu kolonya konusundan vazgeçmez sanırım. Lavanta kolonyası diyince akla Türkiye'de Rebul geliyor sadece çünkü...
Sevgiler...