23 Ocak 2017 Pazartesi

Saint Hilarion Kalesi


Girne'ye 10 km. uzaklıkta bulunan, Beşparmak dağları üzerinde kurulan üç kaleden en batıda yer alanıdır. Ada halkını olası Arap akınlarına karşı korumak ve muhtemel saldırılara karşı uyarmak amacıyla inşa edilmiştir. Denizden 700 metre yükseklikte oldukça sarp iki tepe üzerine kurulmuştur. Bizans döneminde onarımdan geçen kale, 1489 yılında Venedikliler'in adayı ele geçirmesiyle boşaltılmış ve kaderine terk edilmiştir.





St. Hilarion Kalesi'nin ismine tarihte 1191 yılında rastlanmıştır. Kale, burada ikamet eden Filistinli St. Hilarion'ı ziyarete gelenlerin artması ile manastıra dönüştürülmüş ve ismini bu azizden almıştır. Bugün kalede, eski manastır kilisesinden kalan bazı kalıntılara rastlamak mümkündür.
Manastır, 11. Yüzyılda Türklere karşı korunmak için sağlamlaştırılmıştır. Kıbrıs Adası'nı ve kalelerini bir süre Arslan Yürekli Richard kontrol etmiş 1191 yılında St. Hilarion Kalesini Guy de Lusignan'a teslim etmiştir. Bu dönemde savaşların önemli noktası haline gelen kale, Kıbrıs adasının bağımsızlığı yolunda etkili bir rolü olmuştur. 140 savaşsız geçen yıl içinde kalede yenilikler yapılmış ve Lüzinyanlı asillerin dinlenme yeri olarak kullanılmıştır.


St. Hilarion Kalesinde üç ayrı bölüm bulunmaktadır: Kalenin üst bölümü, üzerinde bulunduğu tepenin iki uçlu olması nedeniyle ikizler olarak bilinmektedir. Orta giriş bölümünde Lüzinyan kapısı yer almakta, burada açılıp kapanan bir köprü bulunmaktadır. Köprünün sağında bugün kubbesi olmayan bir kilise yer almaktadır. En alt bölümünde ise askerler, atlar ve diğer malzemelerin bulunduğu yerler vardır. Doğuda soyluların odaları, batıda ise gündelik odalar bulunmaktadır.



Amatör Gezgin'in Notları
Uzun yıllardır Kıbrıs'a gider gelirim ama bu kaleye gitmeye fırsat olmamıştı. Biraz da havanın serin olmasının verdiği azimle gittik kaleye. Neden havadan bahsediyorum? Çünkü Kalenin tırmana tırmana bitmeyen bir yapısı var. Sıcak havalarda o yolu tırmanmak cesaret ister açıkçası. Serinliğe rağmen bile zorlandık. Doğruyu söylemek gerekirse. Kalenin mimari yapısına gelirsek, ortada pek bir şey kalmamış olsa da o zamanları gözümde canlandırabildim. Ama şato, kale vs denince daha çok şey görmek istiyor insan. Bu arada şato kesinlikle harika bir manzaraya sahip. Bir de o dönemde nasıl bu kadar zorlu bir tepeye bu kaleyi inşa ettiklerini düşünmeden edemiyor insan.
St. Hilarion Kalesine bazı kaynaklarda Disneyland Şatosu deniyor. Bunun sebebi de Walt Disney'in Disneyland'in ünlü şatosunun ilhamını buradan almasıymış. Bence tamamen uydurma çünkü ortada ilham alınacak pek bir şey kalmamış doğrusu. Walt Disney'in ilham aldığı şatonun ismi ise Almanya'da bulunan Neuschwanstein Şatosu.


Bu arada 2014 yılında Gündem Kıbrıs gazetesinin haberine göre İngiliz bir çiftin kalede çektiği hatıra fotoğrafında bir hayalet görülmüş. Hayaletin görüldüğü yer ise şimdi manzara izleme bölümü olarak geçen, geçmişte ise "ölülerin atıldığı" kısımmış... (Bende çektiğim fotoğraflara iyice bakayım bari)

Hiç yorum yok: