23 Haziran 2012 Cumartesi

Muradiye Külliyesi ve Muradiye Türbeleri - Bursa


Muradiye Külliyesi, Bursa’da Osmanlı Sultanları tarafından yaptırılan son külliyedir. Sultan 2. Murat tarafından 1425-1426 yılları arasında yaptırılmış ve içinde bulunduğu semte ismini vermiştir.



Külliye; cami, hamam, medrese, imaret ve külliyenin bahçesine daha sonraki yıllarda yapılan 12 türbeyi içerir.  Bu türbe topluluğu Semerkant’taki Şah Zinde ve İstanbul'daki Eyüp Sultan ile birlikte, Türk İslam dünyasının sayılı türbe topluluklarından birisidir. 
Kanuni’nin Konya’da öldürttüğü oğlu Şehzade Mustafa, Fatih’in Napoli’de sürgünde ölen oğlu Cem Sultan, Yavuz Sultan Selim'in boğdurttuğu kardeşi Şehzade Ahmet gibi bahtsız şehzadelerin türbelerini barındırmasından ötürü Muradiye’den , A.H. Tanpınar’ın ifadesiyle “sabrın acı meyvesi” olarak bahsedilir.





Külliyenin merkezini Muradiye Camii oluşturur. Giriş cephesi görkemli, diğer cepheleri sadedir.  Külliyedeki türbelerin en büyüğü ve en eskisi olan 2. Murad türbesi  caminin görkemli girişinin hemen karşısındadır.  1451’de Edirne’de hayatını kaybeden Sultan 2. Murat, 1443’te kaybettiği büyük oğlu Alaaddin’in yakınına gömülmek istediği için cenazesi Bursa’ya getirilmiş ve küçük oğlu Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan bu türbeye gömülmüştür. 2. Beyazid’in oğlu Alaaddin, kızları Fatma ve Hatice’ye ait sandukalar da 2. Murat türbesinin içinden geçilerek ulaşılan sade odada bulunmaktadır. Türbenin kubbesi, 2. Murat’ın vasiyeti gereği mezarın yağmur sularıyla ıslanması için gökyüzüne açık olarak yapılmıştır.




Diğer türbelerin çoğu Fatih ve 2. Bayezıd devirlerine aittir.  Fatih Sultan Mehmet’in annesi Hüma Hatun, ebesi Ebe Hatun, ilk eşi Mükrime Hatun, Fatih’in oğulları Şehzade Mustafa ve Cem Sultan, Şehzade Mustafa’nın annesi ve Fatih’in eşi Gülşah Hatun;  2. Bayezıd’ın eşi Gülruh Sultan, oğlu Şehzade Mahmud; Kanuni’nin büyük oğlu Şehzade Ahmed,  Kanuni’nin küçük oğlu Şehzade Mustafa türbeleri ile iki saraylı hanıma ait olduğu sanılan Cariyeler Türbesi Muradiye Külliyesi’nde yer alan diğer türbelerdir. 
Muradiye Medresesi, Bursa’daki en güzel medrese olarak bilinir.  Güzelliğini,  duvarlarındaki hünerli tuğla işçiliğine borçludur. Bir avlu etrafında sıralanan 16 küçük odadan oluşmuştur. Türbeler arasında iki adet sekizgen mermer havuz bulunur.
Muradiye Külliyesi’nin restorasyonu için çalışmalar sürmektedir. 
Külliye'nin Yeri : Muradiye Külliyesi; Muradiye semtinde Kaplıca Caddesi, Beşikçiler Caddesi, 2. Murat Sokak, Sedat Sokak arasındaki bölgede yer alır. 
Kaynak: http://bursadayasam.blogcu.com/muradiye-kulliyesi/295058

Amatör Gezgin'in Notları:
Açıkçası Muradiye Külliyesini detaylı gezemedim. Türbelerin 1-2 tanesi dışında büyük bir kısmı kilitliydi. Görevlinin anlattığına göre devam eden bir restorasyon varmış (girdiğim iki türbede bırakın restorasyonu, türbenin duvarları bakımsızlıktan parça parça dökülüyordu). 


Ayrıca Şehzade Mustafa türbesi'nin de çinileri çalınmış ve "Muhteşem Yüzyıl" dizisinin de etkisiyle Şehzade Mustafa ve Mahidevran Sultan'ın beraber yattığı türbeye büyük bir ziyaretçi akımı olmuş ve kapılara kilit vurulmuş. Bunların haricinde türbelerin yer aldığı bahçe inanılmaz yeşil ve huzurlu bir alan. İnsan saatlerce mis gibi yeşillik kokularının ve kuş seslerinin arasında rahatlıkla oturabilir (Bahçede hissettiğim huzuru türbelerde hissettiğimi pek söyleyemeyeceğim ama. Tenhalığının da verdiği etkiyle itiraf ediyorum biraz korktum). 






Camdan ancak bu kadar çekebildim




Burada bulunan türbelerden 2.Murat'a ait olan türbenin ise enteresan bir hikayesi var. 2.Murat türbesinde çok sevdiği oğlu, gözde şehzadesi Alaaddin Ali ile beraber yatıyor. (Alaaddin Ali Amasya valisi iken bir suikaste uğruyor. Bunun üzerine 2. Murat neredeyse tam anlamıyla yıkılıyor). Vasiyetinde benden sonra soyumdan gelen hiç kimse bu türbeye gömülmesin diye vasiyet ediyor. Böylelikle Osmanlının 6. Padişahı olan 2. Murat Bursa'ya gömülen son padişah oluyor. (Bazı tarihçilere göre Padişahın böyle bir vasiyet yazmasının sebebi gözde şehzadelerinden görmediği 2. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) ile aynı türbede yatmak istememesidir). Enteresan olan diğer bir konu ise 2. Murat'ın sanduka yerine üstü açık bir mezarda yatmak istemesidir. Yağan yağmurun mezarına yağmasını istemiştir. Bu sebepten dolayı türbesinin de üzeri açıktır. Bahtsız şehzadelerden biri olan Şehzade Cem'in de türbesi buradadır.

22 Haziran 2012 Cuma

Ulu Camii - Bursa











Bursa Ulu Camii, aslen zaviye olarak yapılan, sonradan cami olarak kullanılmaya başlanmış olmasına rağmen çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılır. I. Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı cami yaklaşık toplam 5000 metrekare boyutlarında olup 20 kubbe ile örtülüdür. Sekizgen kasnaklara oturan kubbeler mihrap duvarına dik beş sıra halinde dizilmiştir. Kasnaklar mihrap ekseni üzerindekiler en yüksek olmak üzere yanlara doğru gidildikçe her sırada daha alçak düzenlenmiştir.














Düzgün kesme taşlarla inşa edilmiş kalın beden duvarlarının masif etkisini hafifletmek için cephelerde her kubbe sırası hizasına gelmek üzere sağır sivri kemerler yapılmıştır. Her kemerin içinde iki sıra halinde ikişer pencere yer alır. Bunların gerek biçimleri gerek boyutları her cephede farklıdır. Son cemaat yeri bulunmayan yapının kuzey cephesinde köşelerde sonradan yapılan iki minare vardır. Minarelerin ikisi de beden duvarına oturmaz, yerden başlar. Batı köşesindeki minare I. Bayezid tarafından yaptırılmıştır. Sekizgen biçimli kürsüsü bütünüyle mermerden, gövdesi tuğladandır. I. Mehmet'in yaptırdığı söylenen doğu köşesindeki kare kürsülü minare, caminin beden duvarından da 1 m kadar ayrıktır.
Şerefeler her iki minarede de aynı olup tuğlalı mukarnaslarla bezelidir. Kurşun kaplı külahlar 1889'daki yangında ortadan kalkınca, bugünkü boğumlu taş külahlar yapılmıştır.Türk islam dünyasının en eski camilerinden birisi ulu camiidir. Minberin giriş kapısının üzerindeki kitabede altın yaldızla Osmanlıca olarak, 'Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1399) yılında yaptırılmıştır' ibaresi yer alıyor. Bursa kent merkezinde, Atatürk Caddesi üzerindedir.
Kaynak: Vikipedi 

Detaylı bilgi için: http://www.bursaulucami.org/index1.php

Amatör Gezgin'in Notları:
Bursa Ulu Camii gördüğüm en etkileyici ve güzel Camii'lerden biri diyebilirim. Belki de bunun sebebi tam ortada yer alan kubbeden gelen gün ışığı olabilir. Bu ışığın dışında ortada yer alan şadırvandan akan şırıl şırıl akan su ve kadın - erkek birçok kişinin özellikle şadırvan etrafında ve camiinin çeşitli yerlerinde oturup; kiminin Kuran okuması kiminin de sıcak günün etkisinden kurtulmaya çalışması da sıcak bir hava yaratıyor ortamda.

Koza Han - Bursa


















Koza Han'a girince eğer benim gibi alışveriş seven biriyseniz muhtemelen kendinizi kaybedeceksiniz. Hanın içindeki mağazalarda çeşit çeşit ipek fularlar, eşarplar, çantalar, havlular yani aklınıza ne gelirse satılıyor. Alt katta bulunan şadırvanın çevresinde oturup bir çay içeyim diyene kadar onu da alayım, bunu da alayım diye diye bana oldukça pahalıya patladı Koza Han. Ama yine gitsem yine dayanamam alırım birşeyler ne yalan söyleyeyim. Tarihine gelince; Koza Han 1491 yılında Sultan II.Beyazıd tarafından dönemin en iyi mimarlarından Abdül ula bin Pulat Şah tarafından yapılmış.Hanın içinde geniş, dikdörtgen bir avlunun çevresinde iki katlı olan han 95 odalı ve tam ortasında küçük bir mescidin altında bir şadırvan var. Hanın doğusunda ise ahır ve depoların bulunduğu Dış Kozahan denilen ikinci bir avlulu bölüm var.Günümüzde çeşitli mağazaların olduğu han'da özellikle Bursa'ya has olan ipek kumaşlar, fular ve eşarplar, çeşitli hediyelik eşyalar satılmakta. 

Bu arada ben alışverişimi Bursa İpek'ten yaptım. Hem fiyatlarda indirim yaptılar sağ olsunlar, hem de çok çeşit vardı...

Hacivat / Karagöz Anıtı ve Mezarları - Bursa







Bilmeyen yoktur ama öncelikle Hacivat ve Karagöz hakkında biraz bilgi vermek isterim.
Bu iki karakterin gerçekten yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa nerede nasıl yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Anlatılanlar rivayete dayanır, zira gerçekten yaşamış olsalar bile büyük ihtimalle bahsedilen dönemde tarih kitaplarına girecek kadar önemli bulunmamışlardır. Halkbilimciler Karagöz'ün bazı oyunlarda çingene olduğunu kendi ağzıyla itiraf etmesi, Bulgar gaydası çalması ve Evliya Çelebi'nin tanıklığına dayanarak Bizans imparatoru Konstantin'in Çingene seyisi Sofyozlu Bali Çelebi olduğunu ileri sürmektedir. Bir diğer rivayet ise Hacı İvaz Ağa ya da halka mal olan adıyla Hacivat ve Trakya'da bulunan Samakol köyünden demirci ustası Karagöz,Orhan Gazi devrinde Bursa'da yaşamış Ulu Camii'nin yapımında çalışan iki işçidir. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi'nin, "cami vaktinde bitmezse kelleni alırım" dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine sebep olarak Karagöz ve Hacivat'ı şikayet eder. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat'ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Hacivat ve Karagöz tanınır.
Karagöz ve Hacivat oyunu ise; taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur. Karagöz oynatıcısına hayali, hayalbazdenir. Yardımcıları çırak, yardak, dayrezen, sandıkkar'dır. Oyunda konuşmaların değişmesi baş hareketleriyle yapılır.

Karagöz, Hacivat ve Şeyh Küşteri'nin mezarı günümüzde Bursa'da Çekirge semtinde bulunmakta. 

18 Haziran 2012 Pazartesi

National Museum - Beyrut













Beyrut Ulusal Müzesi'nde bulunan eserler 1. Dünya Savaşı'ndan sonra toplanmaya başlanmış ve müze 1942 yılında hizmete açılmış. Lübnan iç savaşı sırasında büyük tehlike geçiren müze ve içindeki eserleri korumak için büyük tedbirler alınmış. Müzede eski çağlardan, Fenike, Mısır, Roma, Bizans dönemlerinden hatta Osmanlı döneminden kalan bir çok tarihi eser bulunuyor. Müzede 100.000 parçanın üzerinde eser sergileniyor. Müze pazartesi dışında her gün 9.00-17.00 saatleri arasında açık.

Amatör Gezgin'in Notları:
Beyrut Ulusal Müzesi tek kelime ile harika. Eserlerin sergilenmesi, ışıklandırılması ve korunması son derece profesyonelce. Sergilenen eserlerin çoğu nem ve sıcaklık derecesini otomatik olarak ayarlayan camekanlar içinde sergileniyor. Bazı vitrinlerin üzerinde ise eserleri daha detaylı görebilmek için sağa sola hareket ettirilebilen dev büyüteçler var (9. Fotoğrafta görebilirsiniz). Girişte yer alan müze mağazasında ise sergilenen eserlerin replikaları ve Lübnan'a özgü hediyelik eşyalar uygun fiyatlarla satılıyor.