14 Nisan 2020 Salı

Şehit Cuma Dağ Tabiat Tarihi Müzesi


Karantina günlerinde kitaplara biraz ara verip, uzun zamandır yazmak istediğim bir müzeyi yazmak istiyorum. Maden Tetkik ve Arama Müdürlüğü kapsamında bulunan Tabiat Tarihi Müzesi.

Dinozor sevdaları yüzünden favori hafta sonu gezi yerimiz olam müzeyi yanlış hatırlamıyorsam 4 kere ziyaret ettik ve her seferinde Selim ve Leyla aynı merak ve ilgiyle gezdiler burayı küçük yaşlarına rağmen. Özellikle müze içinde bulunan yapay mağara ve bahçede sergilenen dinozor heykelleri favorileri oldu. Bir de değerli ve yarı değerli taşlar Selim'in çok hoşuna gitti. Parlaklıkları ve camekana yaklaşınca yanan ışıkları yüzünden. Işıklar sensörle yaklaşınca yandığı için sihirli zannetti saf oğlum :)
Size biraz tarihinden bahsedeyim müzenin öncelikle:

Tabiat Tarihi Müzesi, Atatürk’ün emirleri üzerine Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nce 1968 yılında hizmete açılmış, yeni binasında tadilat sonrası 24 Mayıs 2011 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.






3 kattan oluşan müzede;

Giriş katta uzay ortamı gibi dekore edilmiş bölümde güneş sisteminde bulunan gezegenler bulunuyor. Bu katta yer alan tartıda hangi gezegende kaç kilo olduğunuzu da görebiliyorsunuz. Bu bölümde yıldırım düşmesi sonucu yüksek sıcaklıkta eriyip soğumasıyla oluşan Yıldırımtaşını ve dünyaya düşen olan Göktaşları da sergileniyor. Bu kat özellikle Selim'in çok sevdiği bir bölüm. Yıldızları çok sevdiği için bir türlü buradan ayrılmak istemiyor.




Müzenin birinci katında ise bitki ve hayvan fosillerinin yanı sıra tarih öncesi insanların kullandığı aletlerin olduğu bir bölüm, Türkiye'de bulunan hayvan ve bitkileri canlandırma vitrinleri ile sergilendiği bir bölüm ve favorilerimizden biri olan mağara modeli yer alıyor.

İkinci katta ise mineraller, kristaller ve eski madenciliğe ait buluntular sergileniyor.



Üçüncü katta ise Bilim Tüneli isimli bir bölüm bulunuyor. Burada dünyadaki birçok bitki, hayvan ve doğal parklar projeksiyonla gösteriliyor.

MTA Müzesinin en sevdiğim yanı katlar arasında merdiven olmadığı için çocuk arabası ve tekerlekli sandalye ile çok rahat gezilebilmesi. Çocukları bile sıkmayan bir düzenlemesi olması ve aydınlık, ferah bina yapısı.

Maalesef Ankara'da bu yaşı gezdirmek için (2,5) çok az yer olduğundan dolayı haftasonları aklımıza ilk gelen yerlerden biri burası. Çocuklarda sıkılmadan ve severek gezdikleri için MTA müzesi rahatlıkla önerebileceğim bir yer ailelere. 

Giriş Eskişehir yolundan değil, Balgat tarafından yapılıyor ve ücretsiz. Covid 19 tedbirleri kapsamında şu anda 30.04.2020 tarihine kadar kapalı. Açıldığı zaman gezmenizi tavsiye ederim...

Not: Bilim tüneli ve güneş sistemi fotoğrafları MTA internet sayfasından kullanılmıştır.

10 Nisan 2020 Cuma

Karantina günlerinde kitaplar - 2


Merhaba, uzun zamandır başucumda bekleyen kitaplar vardı. Bazılarına başladım okumaya kafa doluluğundan yada yorgunluktan bitiremedim. Bazılarını da aldım ama kapağını açmak bile nasip olmadı. 

İkiz çocukları olan anneler daha iyi anlar beni. Evde yardımcımız olsa da bir noktadan sonra rahat rahat kitap okumak biraz lüks haline geliyor. Hepimiz evde olduğu için bu karantina günleri başımda bekleyen kitaplar için iyi bir fırsat oldu benim için.

Bu kitaplar arasında ilk bahsetmek istediğim yazar Stefan Zweig. 

Zweig ülkemizde özellikle son yıllarda çok popüler bir yazar oldu. Aynısı bir dönem Sabahattin Ali ve onun en sevilen eserlerinden biri olan "Kürk Mantolu Madonna"da da olmuştu. Bir ara moda instagramda kahve fincanıyla bu kitabı paylaşmaktı :)

Benim için ise Zweig çok daha önce sevdiğim yazarlar arasında yer almıştı bile. Bunun sebeplerinden biri de trajik yaşam öyküsü ve hayatını sonlandırmasıydı. Yaşadığı dönemdeki olayların bir insanı, böyle bir yazarı nasıl bir umutsuzluğa sürüklediği üzmüştü beni (aynısını Sylvia Plath hakkında da hissetmiştim ama o başka bir postun konusu)



Biraz Zweig'dan bahsedeyim size isterseniz;
1881 - 1942 yıllarında yaşayan yazar Roman, uzun öykü, tiyatro, deneme, şiir, seyahat, anı türlerinde yirmiden fazla eser verdi. 1920'li ve 1930'lu yıllarda Alman dilinin en çok okunan yazarları arasında sayılan Zweig'in elliyi aşkın dile tercüme edildi. 

Varlıklı bir Yahudi ailenin oğlu olarak Viyana'da doğdu. Ailenin ikinci oğlu olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı; İngilizceFransızcaİtalyancaLatince ve Yunanca öğrendi. Felsefe okudu, 1. Dünya Savaşında ordu'da görev aldı. Savaştan sonra Avusturya Salzburg'a yerleşti ve burada geçirdiği 20 yıl eserleri bakımından en verimli yılları oldu. Ülkede Hitler öncülüğündeki Nasyonal Sosyalizm egemen olmaya başladığında Yahudi asıllı bir yazar olan Zweig kara listeye alındı. 1933'te, Nazilerin ideolojileriyle bağdaşmayan kitapları meydanlarda ateşe verdikleri törenlerde yakılan kitaplar arasında Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve Londra'ya yerleşti. 1937 yılında ilk eşinden ayrılıp 1939 yılında Lotte Altmann ile evlendi. 1941 yılında Brezilya'ya yerleşti.


Avrupa'nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Brezilyadaki evinde, karısı Lotte ile birlikte uyku hapları içerek intihar etti. Buna Hitler'’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlık neden olmuştur. Cenazesi devlet töreni ile defnedildi. 

Zweig'ın neredeyse tüm kitapların sevsem de benim için biyografileri ayrı yer tutuyor. Tarihsel gerçekliklerinin yanı sıra kurgusal biyografiler de olsalar "Marie Antoinette: Vasat bir Karakterin Portresi" ve "Mary Stuart" tarih sevenlerin hoşuna gidebilir. Özellikle Marie Antoinette daha akıcı olan diliyle okuyucunun takibini ve okuma zevkini arttırıyor.
Adından da anlaşılacağı gibi Marie Antoinette Fransız ihtilali ile tahttan indirilip, giyotinle idam edilen Fransa'nın son kraliçesini anlatıyor.
Mary Stuart ise ünlü İskoçya Kraliçesini ve İngiltere tahtında oturan Elizabeth ile ilişkilerini ve yine bir kraliçenin talihsiz sonunu anlatıyor...

9 Nisan 2020 Perşembe

Çocuk kitapları 1



Tekrar merhaba herkese. Nasıl gidiyor evde kalanların durumları? Normal zamanda evde kalsam, yatıp dinlensem, hiç evden çıkmasam demek ne kadar güzeldi değil mi? Mecburiyetten evde kalınca zaman hiç kolay geçmiyor ne yazık ki. Bu günlerde geçecek bir gün. Önemli olan sağlıkla atlatabilmek bu zamanları. Takip edenler bilir benim gibi 2,5 yaşında ikizleri / çocukları olunca insanın ev hayatı devasa bir aktivite alanına dönüşüyor. Karantinayı anlayabilecek yaşta olmadıkları için o yaş grubunu evde oyalamak ve tutmak pek kolay olmuyor maalesef. 

Bugün ilk olarak benim çocuklarımın çok severek okuduğu (daha doğrusu bana okuttuğu) bir iki kitabı paylaşmak istiyorum sizinle. Bu kitapları internet üzerinden de sipariş verebilirsiniz...
İlk kitabımız Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan "Dinozor Hikayeleri"
Bu aralar favori oyuncaklarımız dinozorlar. Bu yüzden bu kitap en sevdiklerimiz arasında. Özellikle kitaptaki hikayelerden birinde yer alan "Dino" en sevdiğimiz karakter. Çünkü o arkadaşlarına yardım eden bir süper kahraman. Oğlum evde sırtına geçirdiği bir örtüyle Süper Dino gibi dolaşıyor mesela 
Diğer serimiz ise Binbir Çiçek Kitaplar'dan yayınlanan "Uykudan Önce Kısa Hikayeler" dizisi. Bu kitap serisinde hikayenin ana karakteri anne tavuk ve onun civcivleri. Anne tavuk her gece yatağına girmek istemeyen civcivlerine arkadaşları olan diğer hayvanlardan bir hikaye anlatıyor. Bu kitap serisini büyük market zincirlerinde de bulabilirsiniz.