28 Aralık 2015 Pazartesi

Mutlu yıllar

Herkese tekrar merhaba, Roma'da Fontana di Trevi yani Aşk Çeşmesine dilek parası atacağım isimler:

Arzu Obay
İnstagram takipçilerinden Travel and Gourmets
Hatice Kalaycı

Umarım 2016 yılı herkese sağlık, mutluluk, huzur getirir. Şimdiden herkese iyi yıllar dilerim.
Bütün dileklerimiz gerçekleşsin, çok güzel bir yıl olsun hepimize...

14 Aralık 2015 Pazartesi

Brugge Flanders Hotel


Bayraklı bina otelimiz

Flanders Hotel Brugge'ün tarihi bölgesinde çok sevimli bir otel. Tarihi yapıyı bozmamak için garip merdiven bağlantıları olsa da katlar arasında genel olarak burada çok memnun kaldım konaklamaktan. Odalar ve banyo geniş, rahat ve çok temizdi. Kahvaltısı ise gayet çeşitli ve lezzetliydi. Trip Advisor kullanıcıları tarafından (yanlış hatırlamıyorsam) 2014 yılında en iyi otellerden seçilen bu sevimli yeri gönül rahatlığı ile önerebilirim. Oda ve banyonun fotoğraflarını telefonumla çekmiştim bir aksilik sonucu silindi maalesef...

Amsterdam Casa 400 Hotel





Amsterdam'da kaldığımız oteli yazmayı unutmuşum Brugge oteline geçmeden ekleyim hemen. Kanal yakınlarında ve daha merkezi yerlerde bulunan otellerde çok fare sorunu olduğunu duyduğum için pek kalmak istemedim oralarda (gerçi gözle görmesek de fare her otelde vardır). Amsterdam Casa 400 otel şehir merkezine biraz uzak olsa da Amstel istasyonuna birkaç dakikalık yürüyüş mesafesinde. Odalar ve banyo gayet temiz, otel personeli yardımsever. Kendi otoparkı olduğu için de arabayla hiç sorun yaşamadık. Merkeze Amstel istasyonundan çok rahat ulaşılabildiği için önerebilirim ama gecenin bir vakti hadi Red Light'a gidelim demeye üşenebilirsiniz...

Booking.com'dan incelemek isterseniz otel detayları burada

7 Aralık 2015 Pazartesi

Brugge gezisine devam ediyoruz...

Brugge gezilecek yerler:


Historium girişi

Historium'a konu olan "Madonna" tablosu ve bendeniz


En keyif aldığım yerlerden biri de Historium oldu Brugge'de. Burası ana meydan Grote Markt'da bulunuyor ve interaktif bir sunumla ziyaretçileri 15.yy dönemine götürüyor. İlk olarak ücretsiz olarak kulaklık alıyorsunuz (daha doğrusu giriş ücretine dahil) yaklaşık 10 dil arasından istediğinizi seçiyorsunuz ve gruplar halinde başlıyorsunuz gezmeye. İşlenen konu ise ünlü ressam Jan van Eyck'in ünlü tablosu Meryem'i konu alıyor. Resimde model olmak için gelen genç bir kız ve onu karşılamaya giden ressam çırağının liman buluşmasıyla başlıyor sunum. Kokular, kulaklığınızdan gelen sesler ve müzikler, hareketli objeler ve video gösterileri ile kendinizi gerçektende o ortamda, o yıllarda sanıyorsunuz. Banyoda burnunuza gelen koku, sabun köpükleri, karlı sokakların ve yağan karın o hafif sesi çok keyifli zamanlar yaşatıyor insana. Binanın panoramik terasından da bütün meydanı görebilir, harika fotoğraflar çekebilirsiniz.
Historium videosunu izlemek isterseniz buraya bakabilirsiniz
Güncel bilet fiyatları ve aktiviteler için Historium internet adresi ise burada

Çikolata müzesi (Choco Story)


Gezi öncesi araştırmalarımda özellikle Trip Advisor'da en beğenilen yerlerden biri olarak gösteriliyordu bu müze ama beni en çok hayal kırıklığına uğratan yer oldu. Müze yanlış hatırlamıyorsam iki üç katlı küçük bir binada. İlk katta çikolatadan yapılmış heykeller bulunuyor. Ayrıca bu katta çikolata yapımı anlatılıyor ve tadım yaptırılıyor. Üst katlarda ise çikolata ve kakao çekirdeğinin tarihini anlatan çeşitli yazılar, objeler bulunuyor. Yanlış hatırlamıyorsam girişi kişi başı 8 Euro kadardı. Girişte küçük bir gofret boyutunda da çikolata veriyorlar hediye ama tadı müzeye yakışmayacak kadar yavan. Çok merak ederseniz gidin tabii ama ber tavsiye etmem pek paranıza yazık...

Kathe Wohlfahrt


Aslında burası özellikle gezilecek bir yer değil, bir dükkan ama ben bayıldım buraya o yüzden ayrıca yazmak istedim. Burası bir oyuncak dükkanı ama öyle bildiğiniz alelade yerlerden değil. Kendi deyimleriyle tüm yıl açık Christmas dünyası. Burada her şey el yapımı. Çeşit çeşit noel süsleri, müzik kutuları, kar küreleri, oyuncaklar... Ama beni benden alan guguklu duvar saatleri oldu. O kadar güzeller ki. Ama çok da pahalılar. En küçük saat 80-90 eu'dan başlıyor. Giderseniz mutlaka içini gezin buranın.
İçeride fotoğraf çekmek yasak belki bakarsınız diye internet adresi
http://wohlfahrt.com/en/

Bunların dışında Jan van Eyck meydanı keyifli bir meydan. Diğer meydanlara göre daha sakın, daha kafa dinlenilecek bir yer.

Jan van Eyck heykeli

Biz içine maalesef girmedik, daha doğrusu unutup atladığımız ve daha sonra aklımıza gelince pişman olduğumuz en önemli yerlerden biri de The Church of our Lady kilisesi. Bu kilisenin en önemli özelliği içinde ünlü heykeltraş Michelangelo'nun Meryem ve İsa heykelini barındırması. 13.yy'dan kalma kilise 122 mt'lik kulesiyle de önemli bir yapı...

Brugge'de ne alınır, ne yenir?

Marzipan cenneti


Brugge dantelleriyle ve çikolatalarıyla ünlü bir şehir. Dantellerden ben almadım ama özellikle aile büyüklerine güzel bir hediye olabilir. Çikolata konusuna gelince; şehirde birçok dükkan var ama bana göre çikolatacıların şahı Leonidas. Dükkanın içine girince kokudan, tatdan ve görüntüden cennete düşmüş gibi hissediyorsunuz. Çikolatalarının tadı hala damağımda...
Ayrıca Almanya'ya gitmeyecekseniz (orada heryerde var neredeyse) meşhur Köln kolonyası markası No: 4711'i burada bulabilirsiniz. Küçükken rahmetli anneannem kullanırdı bu markayı orijinal şişesini görünce geçmişe gittim, gözlerim doldu. Kim bilir belki sizin de anılarınızı canlandırır o mavi şişe...

Yemek konusuna gelince;
Midye severseniz tencere midyelerini mutlaka denemelisiniz. Biraları ise zaten dünyaca meşhur. Bira konusunda favorim kriek. Öve öve bitirilemeyen waffle ve patates kızartmaları ise benim için hayal kırıklığı açıkçası...
Brugge hakkında ne yazsam boş aslında. En güzeli atın kendinizi sokaklara kaybolun.

www.365.be internet sitesinde bütün Belçikayı içeren gezi turlarına, müzelere şehir şehir ulaşabilirsiniz...

Sevdiğimiz çikolata firmaları:



3 Aralık 2015 Perşembe

Brugge: Masalsı bir çikolata şehri...

Belçika'dan döndüğümden beri çeşitli hastalık ve sıkıntılardan dolayı bir türlü yeni yazılara başlayamadım ama inşallah bu arayı kapatabilirim. Gerçi yazmaya uzun zaman ara verince neresinden de başlayacağını bilemiyor insan ama...

Grote Markt'daki cafe - restoranları pahalı da olsa önerebilirim. Gerçekten lezizdi yemekler...

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi kiraladığımız arabamızla Amsterdam'dan sonra ilk durağımız Brugge'dü (okunuşu brüj). Otelimizi daha önce şehrin tarihi bir bölgesinden Booking.com'dan ayırtmıştık. (Onu da daha sonra yazacağım). Navigasyona yazdık adresi ve ver elini Brugge. Bizim çeşitli sebeplerden dolayı daha uzun sürdü yol ama Amsterdam - Brugge arası yaklaşık 3 saatlik bir mesafe. Otoban olduğu için hiç zorlanmıyorsunuz zaten yolda. Otele eşyaları bırakıp harita aldıktan sonra hemen attık kendimizi sokaklara. Oteldeki görevli harita üzerinde gidilecek yerleri işaretleyip çok yardımcı oldu bize...


Evet, başlıkta da yazdığım gibi masallardan fırlamış gibi bir şehir Brugge (bu yazıyı yazarken bir yandan da Bach'ın Air on a G String eserini dinliyorum ve karlar altında noel dönemini hayal ediyorum bu şehrin. Süper olurdu!!). Brugge ikinci dünya savaşında hiç zarar görmediği için günümüze kadar ortaçağ mimarisini korumuş. Çok turist, dükkan, araba vs. olmasına rağmen yine de kendinizi o dönemin içinde hissediyorsunuz bir şekilde. 2000 yılında Unesco dünya mirası listesine giren Brugge aynı zamanda bir çikolata şehri. Her yerde çikolata dükkanları. Önlerinden geçerken hepsine girmemek için zor tutuyor insan kendini. Bu arada bazı yazılarda çikolata kokan şehir diye geçiyor adı ama buna katılamayacağım çünkü çikolatadan çok kanalizasyon ve yosun-midye gibi kokuyor şehir. En yoğun çikolata kokusu dükkanların içinde ve çikolata müzesinde...


Brugge'ün en önemli özelliklerinden biri de kanalları ve kanallardaki kuğuları. Kanallar Amsterdam'da olduğu gibi köprülerle bağlanmış. Çeşit çeşit biraları ve rahibe işi de denilen dantelleri de meşhur. Ayrıca tarihi bölge rahatlıkla yürüyerek gezilebilecek büyüklükte. Tek eksisi haziran ayında bile çok ama çok soğuk olması. Kat kat giyinmeme rağmen güneşin batmaya başlamasıyla beraber inanılmaz üşüdüm doğrusu. Soğuktan dolayı sanırım ana meydanlar dışında sokaklarda çok az insan kaldı güneş battıktan sonra.

Brugge gezilecek yerler:

Grote Markt (Büyük Meydan)

Belfry (Belfort) kulesi

Burası şehrin ana meydanı ve birçok cafe, restoran burada (ilk resimde görebilirsiniz). Meydanın bir tarafında turist gezdirmet için faytonlar var ve bazılarının sürücüleri kadın. Atlar da dev gibi. Bu meydanın en önemli özelliği ise 83 mt uzunluğundaki şehrin simgelerinden biri olan ünlü Belfry (Belfort de deniyor) kulesinin burada olması. Belli bir ücret karşılığında 366 basamak çıkıp kulenin tepesinden tüm şehri izleme imkanı da var. 1240 yılında inşa edilen yapı ilk olarak şehir arşivi olarak kullanılmış. 1280 yılında çıkan bir yangında ağır hasar almış ve tekrar yapılmış. 1741 yılında da tekrar yanmış (kulenin yapım amaçlarından birinin de yangın ve tehlike gözetlemesi olduğu düşünülürse durum vahim) en sonda da 1822 yılında Gotik tarzda yeniden yapılmış ve çanlar eklenmiş. Günümüzde bu çanlar saat başı belli melodiler çalıyor. Seyredenler hatırlayacaktır başrolünde Colin Farrell'in olduğu In Brugge filminde kule önemli bir yer kaplıyordu.
Ayrıca her pazar günü bu meydanda Çiçekçisinden, peynircisine, meyve-sebze satanına kadar herşeyi bulabileceğiniz büyük bir pazar kuruluyor. 

Geleneksel sebzeli midye

Akşam yemeğimizi de bu meydandaki restoranlardan biri olan Cafe des Arts adındaki restoranda yedik. Gelmişken ünlü tencere midyelerinin ve meşhur biralarının tadına bakalım dedik. Biraz pahalı bir yer ama yemeklerin lezzeti ve garsonun keyifli sohbeti herşeye değdi. Bu arada birada benim tercihim meyveden yapılan Kriek ama Leffe blonde da güzel. Ama Kriek inanılmaz gerçekten...
Belçikada tam 178 ayrı bira üreticisi varmış. Bu yüzdende o kadar çok çeşit var ki insan hangisini tadacağını bilemiyor. Ben en sevdiğim iki tanesini yazdım ama bunların dışında Trapistte adında keşişlerin manastırda yaptığı sert bira sevenler için de enteresan olabilir. Ayrıca bu meydandaki satıcılardan ünlü soslu patates kızartmalarını da deneyebilirsiniz. Bana pek cazip ve farklı gelmedi ama belki siz seversiniz. Soslar da ekstra fiyatla satılıyor aklınızda olsun. Waffle denemek isterseniz de yine bu meydanda ve Burg meydanındaki arabalardan alabilirsiniz ama benden söylemesi pek birşeye benzemiyor. Bizim bol soslu bol meyveli wafflelarımızdan sonra bunlar pek kuru ve tatsız. Sadece üstlerindeki belçika çikolatası leziz.

Burg Meydanı:



Bu meydanda resmi binalar yer alıyor. Nüfus müdürlüğü binası 15.yy'dan, Eski Belediye binası ise 14.yy'dan kalma. Ayrıca bu meydan üzerinde bulunan Kutsal Kan kilisesinde inanışa göre Hz. İsa'nın kanı bulunuyor. Rivayete göre bu kan yapılan haçlı seferlerinde Kudüs'ten çalınmış. Kanın bulunduğu şişe her cuma günü korumasından çıkarılarak yastık üzerinde sergileniyormuş.


Faytonlar burada da var ayrıca. Meydanın ilerisindeki köprüden de kanal turları düzenleniyor ama biz bu turlara katılmadık. 

Devamı ikinci bölümde...