23 Ağustos 2017 Çarşamba

Hamilelikte Seyahat İpuçları


Evet yeni konumuzla ilgili ilk yazım maalesef yaz tatilinin sonlarına denk geliyor ama ancak kendimi toparlayabildim. Yine de kurban bayramında yolculuk edecek hamileler için bir fikir verebilir diye düşünüyorum.

Konumuz hamilelikte seyahat. Benim ikiz ve biraz da riskli bir gebelik olduğu için bu yaz çoğunlukla günübirlik yada bir gecelik geziler dışında pek seyahat etme fırsatım olmadı. Yaptığım kısa seyahatlerde ise birazdan yazacağım kuralların çoğuna uymaya çalıştım. Peki hamilelikte bebeğiniz ve sizin için güvenli yolculuk kuralları neler bir bakalım mı?

Gebelikte seyahat için ideal zaman 2. üç aydır. Çünkü ilk 3 ayda aşerme, bulantı, kusma gibi problemler ve son 3 ayda da büyüyen karın ve gebelikten dolayı çabuk yorulma yolculuğu zorlaştırabilir. Ancak özellikle uzun süren yolculuklarda da dikkat edilmesi gereken bazı konular vardır.

Otobüs yolculukları hamileler için en az önerilen yolculuk biçimidir. Gerek hareket kısıtlılığı, gerekse molaların seyrek olması nedeniyle eğer başka seçenek varsa uzun otobüs yolculuğu tercih edilmemelidir.

Tren yolculukları hareket imkanının daha fazla olması nedeniyle otobüse tercih edilmelidir.

Uzun süren yolculuklarda uzun süre hareketsiz kalmak hamileler için risklidir. Kan pıhtılaşması gibi bir sorununuz varsa her saat başı 10 dk’lık bir yürüyüş araba yolculuklarında tavsiye edilmektedir. Uzun süre bacakların aşağı sarkık durumda ve hareketsiz kalması kanın damar içinde pıhtılaşmasına neden olabilir. Özellikle bacak damarlarından kaynaklanan bir pıhtının akciğere geçerek ‘Akciğer Embolisi’ ne neden olabilmesi söz konusudur. Bende kan sulandırıcı iğne kullandığım için bunlara dikkat etmeye özen gösteriyorum. Zaten hamileliğin ilerleyen aylarında isteseniz de uzun sure hareketsiz kalamıyorsunuz. Yapılan kısa yürüyüşler şişkinlik gibi sorunları da en aza indirgiyor…

Uçak yolculuğu gebeler için güvenlidir. Kabin basıncında önemli değişiklik olmadığı sürece bebek için ekstra bir risk taşımaz. Buna karşın havayolu şirketleri kendilerini güvenceye almak için belli bir gebelik haftasından sonra  doktor raporu talep eder. Örneğin Pegasus Havayolları tekil komplikasyonsuz hamileliklerde, hamilelik dönemi 36 haftayı aşmış anne adaylarının seyahat etmesini kabul etmemektedir. Dolayısıyla bütün gidiş-dönüş uçuşları hamileliğin 36. haftası bitmeden tamamlanmalıdır.
çoğul komplikasyonsuz hamileliklerde, hamilelik dönemi 32 haftayı aşmış anne adaylarının seyahat etmesini kabul etmemektedir. Dolayısıyla bütün gidiş-dönüş uçuşları hamileliğin 32. haftası bitmeden tamamlanmalıdır.

THY Kurallarına gore ise 28. haftalarını (yedi ay) doldurmamış olan hamile yolculardan seyahat için herhangi bir rapor istenmez. Tek bebeğe hamile olan yolcular, 28. haftanın başından 35. haftanın sonuna kadar kendi doktorlarından aldıkları “uçakla seyahatinde herhangi bir sakınca yoktur” ibaresi yer alan raporla seyahat edebilirler. 36 hafta ve sonrasında ise doktor raporu olsa dahi hamile yolcuların seyahatine izin verilmez. İki veya daha fazla bebeğe hamile yolcular ise 28. haftanın başından 31. haftanın sonuna kadar kendi doktorlarından aldıkları “uçakla seyahatinde herhangi bir sakınca yoktur” ibaresi yer alan raporla seyahat edebilirler. 32 hafta ve sonrasında ise doktor raporu olsa dahi hamile yolcuların seyahatine izin verilmez. Doktor raporunun tarihi 7 günden eski olamaz. Raporu düzenleyen doktorun rapor üzerinde adı soyadı, diploma numarası ve imzası mutlaka olmalıdır. Raporun dili İngilizce veya Türkçe olmalıdır.

Gebelikte seyahat için öneriler:

• Rahat giyisiler ve ayakkabılar giyilmelidir.
• Uygun, rahat bir seyahat yastığı bulundurulmalıdır.
• Tuvalet ihtiyacı mutlaka giderilmelidir.
• Atıştırmalık yiyecek bulundurulmalıdır.
• Emniyet kemeri takılmalı ve tüm güvenlik önlemleri alınmalıdır. (Ben özellikle arabada emniyet kemerimi göbeğimi kesmeyecek yada rahatsız etmeyecek şekilde takmaya özen gösteriyorum)

Uçuş esnasında
- 2 saatten fazla süre hareketsiz kalınmamasına dikkat edilmeli,
- Yeterli miktarda  sıvı  tüketilmelidir .Çay-kahve ve gazlı içeçekler yerine su veya meyve suları tercih edilir.
İniş ve kalkışlar sırasında, hava basıncındaki değişikliklerin etkilerini azaltmak amacıyla sakız çiğnenebilir.
- Uzun uçuşlarda ( 3 saatin üzerinde) bacakta kan dolaşımını arttıran varis çoraplarının giyilmeli, kan dolaşımını arttıran egzersizler yapılmalıdır.
- İstenildiği zaman yürümeyi mümkün kıldığı için koridorda koltuk seçimi yapılmalıdır.
- Acil çıkış kapılarının olduğu koltuklarda geniş koltuk aralığına sahip olduğu için tercih edilebilir.

Kabin içerisinde nem oranının düşük olması burun, boğaz ve göz kuruluğuna neden olabilir. Kuruma etkilerini en aza indirmek için; dudaklar için nemlendirici kremler yanınızda bulundurulmalı kontak lens kullanılıyorsa seyahat esnasında gözlük kullanımı tercih edilmelidir.

Mümkün oldukça yolculuk esnasında ayağa kalkıp yürümelidir. Otururken ise yine boş durmamalı ve alt bacaktaki kas gruplarını çalıştıracak bilek çevirme, bacak ve kol esnetme gibi egzersizler yapılmalıdır.

Havayolları, acil yardım kapsamında kabin personeline uçakta meydana gelebilecek doğumlar için eğitim veriyor. Böylesi durumlarda uçaktaki diğer yolcular arasında doktor ya da hemşire gibi sağlık görevlileri bulunuyorsa kabin ekibiyle beraber doğum sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Uçak da en yakın noktaya acil iniş yapıyor.

11 Ağustos 2017 Cuma

St. Barnabas Manastırı ve İkon Müzesi / Gazimağusa



St. Barnabas kimdir?
Salamis'te doğmuş Yahudi bir ailenin oğlu olan, St. Barnabas, Kudüs'te eğitim gördükten sonra Kıbrıs'a döner ve Hıristiyanlığı yaymak için 45 yılında St. Paul ile çalışmaya başlar. Bu faaliyetlerden dolayı vatandaşları tarafından taşlanarak öldürülüp, cesedi denize atılmak üzere bir bataklığa saklanır. St. Barnabas'ın öğrencileri olayları izleyip, cesedi Salamis'in batısında bir yeraltı mağarasına gömerler ve göğsüne de St.Mathews'un yaptığı incilin kopyasını koyarlar. Cesedin yeri bilinmediğinden uzun yıllar gizli kalır. 

432 yıl sonra piskopos Anthemios, mezarı rüyasında gördüğünü söyleyerek, açılmasını ister. Mezar açıldığında St. Mathews incili dolayısıyla, St. Barnabas teşhis edilmiş olur. Bu keşif sonrasında Piskopos, İstanbul'a giderek İmparator Zeno'yu bilgilendirir ve Kıbrıs kilisesinin özerkliğini kazanır. İmparator, gömütün bulunduğu yerde bir manastır inşa edilmesi için bağışta bulunur. Manastır 477'de inşa edilir. Manastır bir kilise, avlu ve avlunun üç yanında bir zamanlar papazların yaşadığı odalardan meydana gelmiştir. 

St. Barnabas kilisesinde çoğunluğu 18. yy'dan kalma zengin bir ikon koleksiyonu bulunmaktadır. Manastırın avlusunda bulunan bazalt değirmen Enkomi yerleşim bölgesinden, diğer sütun ve taşlar ise Salamis'ten gelmiştir. Papazların yaşamlarını sürdürdüğü odalar ise restore edilerek bir Arkeoloji müzesi haline getirilmiştir. Bölgenin en geniş müzesinde, Kıbrıs'ın Neolitik Döneminden Roma Dönemine dek geniş bir çizgideki tarihsel sürece ait çeşitli eserleri görebilmek mümkündür.




Barnabas İncili
Barnabas'ın kaleme aldığı incil, zamanının çoğunu, mesajını yaydığı üç yıllık süre içinde bizzat İsa'nın yanında geçiren bir kişi tarafından yazılmış ve bugüne kadar gelmiş, bilinen tek İncil'dir. Kabul edilmiş dört İncil'in yazarlarının aksine, o İsa ile doğrudan teması olmuş ve öğretisini doğrudan İsa'dan almış biriydi.

Iraneus'un (MS.130-200) yazılarından, bu İncil'in İsa'nın doğumundan sonraki birinci ve ikinci yüzyıllarda elden ele dolaştığı anlaşılmaktadır. Putperest Roma dininin ve Eflâtun'un felsefesinin İsa'nın aslî öğretileri içine girmesine karşı çıkan İraneus, Eflatuncu Valentinyanlara karşı kendi fikirlerini desteklemek için Barnabas İncili'nden alıntılar yapmıştır.

Barnabas İncili M.S 496 yılında Papa I.Glasius tarafından yayınlanan Decretum Gelasianum'da Aykırı Kitap ilan edilmiştir.


Barnabas incili Hz. Muhammed’in son peygamber olarak insanlığa yollanacağını doğumundan 75 sene once müjdelemiştir. Ayrıca Hz. Meryem’in Tanrı’nın oğlunun annesi olmadığını sadece sıradan bir insan olduğunu, Hz. İsa’nın yeniden dünyaya gelecek olan mesih olmadığını da yazmıştır. Tam da bu nedenle asırlar boyu (1700 senedir) tamamen imha edilmek istenmiştir.