13 Ekim 2016 Perşembe

Sakız Adası Gezi Notları

Anavatos Köyü

Mesta Köyü

Sakız Adası'na nasıl gidilir?
Sakız Adası’na Çeşme Ulusoy Limanı’ndan 45 dakikalık kısa bir feribot yolculuğu ile gidilebiliyor.  Yaz aylarında her gün, kış aylarında haftanın belirli günlerinde seferler var. Turyol ve Ertürk firmalarının düzenlediği feribot seferleri arabalı ve hızlı feribot olarak yapılıyor. Biz Ertürk Lines'ın hızlı feribotu ile arabasız gittik. 

Sakız Adası kapı vizesi
Schengen vizesi olanlar için bir sorun yok ama kapı vizesi yaşanan kuyruk yüzünden biraz sıkıntılı. Benim schengen vizem yeni bittiği için kapı vizesine başvurdum. Biletleri aldığımız Ertürk firması bu belgeleri sağlama ve Yunan makamlarına iletmede yardımcı oldu ufak bir ücret karşılığında. Ama benim size tavsiyem kapı vizesine bulaşmamanız çünkü yaklaşık 2 saatlik bir kuyruk beklemek zorunda kaldım. 
İstenen belgeler:
  • Pasaportun fotoğraflı sayfasının fotokopisi (pasaport geçerlilik süresi 6 aydan az olmamalı)
  • Biyometrik vesikalık fotoğraf 
  • Gidiş / dönüş gemi bileti
  • Otel rezervasyon konfirmesi (gerekli olduğu takdirde)
  • Yunan vizesi başvuru formu (internetten indirebilirsiniz)
  • Güncel banka hesap cüzdan fotokopisi (Sakız adası istemese de bazı adalar istiyor. Bileti aldığınız firmadan teyit etmenizde fayda var)​
Adanın tarihi
Adanın kuzeybatısındaki Agios Galas ve güneyindeki Emporios bölgelerinde yapılan kazılar sonucu elde edilen eserler, Sakız Adası’nda yaşamın, neolitik çağlardan beri var olduğunu gösterir.
Büyük İskender tarafından işgali sonucu Helenistik etki altına giren Sakız Adası, M.Ö 2.yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu’nun müttefiki olmuştur ve bu ilişki Bizans dönemine kadar devam etmiştir.
Sakız Adası 9. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun hakimiyetine girmiştir. Bu dönemde Arap Devletleri’nin akınlarına karşı kaleler ve kale şeklinde köyler inşa edilmiştir. Bizans mimarisinin en önemli eserleri 11. yüzyılda yapılmıştır ve Nea Moni Manastırı bunlardan biridir.
Bizans İmparatorluğu’nun Sakız Adası’nı Türk korsanlarına karşı koruyamamasını bahane ederek, Cenevizliler 13. yüzyılın ortalarında adayı ele geçirmişlerdir.
Rodos Adası ve Malta Adası’nın fethinden sonra Osmanlı İmparatorluğu 1566 yılında Sakız Adası’nı himayesi altına almıştır. Damla sakızı ve ipek böceği üretiminde söz sahibi olan Sakız halkına Osmanlı İmparatorluğu tarafından büyük imtiyazlar tanınmıştır. 1854-1885 yılları arasında Akdeniz ve Karadeniz limanlarından Avrupa’ya hammadde, Avrupa’dan da kumaş ve diğer hazır mallar taşımışlardır.
1912 yılında, Sakız Adası Yunanistan’a bağlanmıştır. Sakız Adası, 1913-1922 yılları arası Anadolu’dan büyük bir mülteci kitlesine ev sahipliği yapar. Bu göçmenlerinin çoğu, Yunanistan’daki başka şehirlere götürülünceye kadar, geçici olarak, liman ve kaleye yerleştirilmişlerdir. Günümüzde, Sakız Adası sakinlerinin oldukça büyük bir kısmı, Anadolu’dan gelmiş o göçmenlerin torunlarıdır.


Sakız Adası'nın sakız ağaçları
Damla sakızı, 10. yüzyıldan itibaren adayı ziyaret eden Avrupalı gezginler sayesinde dünyaca meşhur olmuştur. Sakız damlasının kullanımı 14. yüzyılda adayı işgal eden Cenevizliler tarafından başlamıştır. 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine geçen adada, sakız üreticilerine ve bunu üreten köylere büyük imtiyazlar verilmiştir. Osmanlılar, sakız satışını tekellerinde tutarak adaya ekonomik ve kültürel açıdan büyük katkı sağlamışlardır. Sakız Adası, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazanmasının ardından damla sakızı ticareti çok az sayıda bulunan “tüccarların” eline geçmiştir. Bu tüccarlar üreticilerden çok düşük fiyatlara aldıkları damla sakızını büyük kâr sağlayarak, dış tüccarlara yıllar boyunca satmışlardır. Bunun engellenmesi için Yunanistan Devleti tarafından 1983 yılında “Enosi Mastihoparagogon” yani “Damla Sakızı Üreticileri Birliği” kurulmuştur.
(Yukarıdaki bilgilerin bir kısmı www.sakizadasi.org adresinden alınmıştır)

Sakız ağaçlarının altındaki toprak düzleştirildikten sonra altına killi, beyaz bir toprak dökülüyor. Bu işlemlerden sonra ağaçlara "nakışlama" yapılıyor. Yani ağacın gövdesine ve kalın dallara çentikler atılarak ağacın reçinesinin yani sakızının çıkması sağlanıyor. Bu çiziklerin atılmasından 15-20 gün sonra reçineler killi toprağa düşüp donuyor ve toplanıp serin yerlerde tahta kutular içinde biraz donmaları bekleniyor. Elenen sakızlar yıkanıp kurutulduktan sonra daha detaylı temizleme işlemleri için Sakız birliğinin fabrikalarına teslim ediliyor. Bu arada sanırım geçen sene çıkan büyük bir yangınla adanın büyük bir kısmı dolayısıyla da sakız ağaçları yanmış. Gerçekten çok üzücü bir manzaraydı.
Amatör Gezgin'in Notları
Sakız Adası enteresan bir ada. Türkiye'ye o kadar yakın ki insan şaşırıyor özellikle geceleri Çeşme'nin ışıklarını gördüğüne. Birbirine bu kadar yakın iki yerleşimin yüzyıllar boyu nasıl birbirine bu kadar düşmanlıkla yaşadığına inanamıyor (allahtan onlar geçmişte kaldı). Çünkü etrafınıza baktığınızda aslında aynı olduğunuzu anlıyorsunuz. Yemekler aynı, yemeklerin isimleri aynı, müzikler aynı, hatta tipler bile aynı. Sadece dillerimiz, dinlerimiz farklı...
Adanın en büyük geçim kaynağı sakız ve turizm olduğu için her yerde türkçe konuşanlara, türkçe menülere ve tabelalara rastlama mümkün. Herkes çok yardımcı, güler yüzlü ve sıcakkanlı...
Nea Moni Manastırı

Nea Moni Manastırı

Sakız Adası Gezilecek Yerler
Sakız adası gerçekten de büyük bir ada. Yerleşim yerleri daha doğrusu merkez Chios şehri dışındaki yerler biraz dağınık durumda. Yollar çok virajlı olduğu için biraz dikkatli gitmekte fayda var. Zaten yollarda adım başı görülen küçük anıtlar bunu sağlıyor. Bunu sağlıyor diyorum çünkü bu küçük yapılar yollarda kaza sonucu ölen kişilerin anısına öldüğü noktaya dikiliyor ve bunlar o kadar çok ki ister istemez yola daha da dikkat etmek zorunda kalıyorsunuz...​
Nea Moni Manastırı
Sakız Adası’nın merkezinden 12 km uzaklıkta bulunan Nea Moni Manastırı, 1042 senesinde üç rahip tarafından inşa edilmiştir ve adanın en turistik yerlerinden biridir.
Nea Moni Manastırı’nın en geliştiği dönem, adanın Bizans egemenliğinde olduğu tarihlerdir ve bu süreçte manastırda 1.000’e yakın rahibin kaldığı rivayet edilir.
Nea Moni Manastırı, İstanbullu ustalar tarafından yapılmış mozaiklerle dekore edilmiş Bizans sanatının tipik örneklerindendir; ve çapraz kubbe ile tezat sekizgen ritmini birleştiren eşsiz bir mimariye sahiptir.  Güneybatı tarafında, manastırın su tankları ve beyaz mermerden inşa edilmiş sütunları yer alır. 1881 yılındaki depremde manastırın kubbesi ve çan kulesi yıkılmış ve mozaikleri kırılmıştır.
Günümüzde, bu kültürel hazinenin restorasyonu ve korunması için çalışmalar yapılmaktadır ve UNESCO tarafından dünya kültür mirası listesine alınmıştır.
Huzur verici bir sesizliğe sahip manastıra gidenlerin bence en çok dikkat etmesi gereken şey burayı gezerken kılık kıyafete dikkat etmesi. Yanınızda bacaklarınız ve üstünüz çok açıksa yedek giysi bulundurmanızda fayda var. Burada bana enteresan gelen şeylerden biri de aziz olduğu düşünülen bir çok insana ait kemiğin, dişin hatta kafatasının camekan içinde sergilenmesi (fotoğraflar arasında görebilirsiniz).
Pirgi (Pyrgi) Köyü
Bu köy Sakız adasının en turistik köylerinden biri. Özelliği ise binalarının cephelerinin geometrik şekillerde kazınması. Bu süsleme tarzına ksista (çizik) adı veriliyor. Bu süsleme uygulamasında binalar önce bir kaplama ile kaplanıyor, sonra siyah kum geçiriliyor ve son olarak da, daha yumuşakken, ustalar geometrik şekiller veriyorlar (daire, üçgen, kare gibi). Sokakları o kadar kalabalık ki turistlerden dolayı güzel bir kare fotoğraf çekebilmek için baya bekliyorsunuz. Enteresan olan diğer bir şey ise evlerin köyü koruma amaçlı olarak sur gibi bitişik inşa edilmesi ve sadece iç cepheye bakan kısımlarda pencere olması.

Pyrgi Köyü

Pyrgi Köyü

Mesta Köyü
Sakız merkeze 35 km, uzaklıkta olan köy 14-15. yy'da kurulmuş olan bir ortaçağ köyü. Zaten bunu köyün sokaklarına girdiğinizde iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Sadece inşa edildiği zamanın araçlarının ve atlarının geçebileceği daracık kapalı sokaklar, gözetleme yada savunma delikleri...
Köyün içine girmek için sadece iki kapı var, sokaklar dar ve evler, boşluklar olmadan yan yana inşa edilmiş. Köy, korsanların kaybolması ve köy merkezindeki önemli binalara ulaşamamaları için, bir labirent şeklinde inşa edilmiş. Evlerin yan yana olması, köylülere evlerin çatılarında görünmeden hareket etmeleri için tasarlanmış. Ne kadar enteresan değil mi? Bu köyde kalma, bu tarihi dokuyu yaşamak isterseniz MestaMastic adında harika bir otel gördüm önerebilirim...
Armolia Köyü
Bu köy sakız merkeze 20 dk. uzaklıkta bir köy. Seramik ve el yapımı ürünleriyle ünlü bu köydeki dükkan sahiplerinin çoğu türkçe biliyor az çok ve çok misafirperverler. Hemen bir şeyler ikram ediyorlar.
Anavatos Köyü
Bana en değişik gelen yerlerden biri de bu köy oldu. Anavatos terk edilmiş bir anıt köy. 450 mt yükseklikte bir tepeye kurulmuş köyde çok az yaşayan vardı. Bazı binalarda restorasyona girmişti. Köy 1822’de terk edilmiş ama bazı evler, binalar, Taksiarhis Kilisesi ve Meryem Ana Kilisesi koruma altında. Bizans döneminde kurulduğu var sayılan ulaşılması zor olan köyün çok enteresan , acıklı ve vahşi bir hikayesi var:
1822 yılında meydana gelen olaylarda Sisamlı rumlar sakızda yaşayan türklere karşı saldırılar başlatmış. Sakız halkı ise buna müdahalede bulunmamış. Bunun üzerine Osmanlı müdahalede bulunmuş. Adada yaşayan binlerce kişi asılmış, 50 bine yakın kişi sürgün edilmiş. Sakız ağaçları yakılmış, tarım alanları ve geçim kaynakları tahrip edilmiş.
Tüm ada halkı 1822 Osmanlı baskınında Osmanlı’dan kaçarken, adada son kalan kişiler en ulaşılamayacak nokta olarak gördükleri Anavatos surları arasına saklanmışlar. Osmanlılar bu noktaya ulaştıklarında ise tüm sığınmacılar uçurumdan atlayarak intihar etmişler...
Nea Moni Manastırında bu katliamlarda ölen kişilerin mezarları ve kemikleri olduğu da söyleniyor...
Volissos Köyü
Sakız Adası’nın merkezinden 40 km uzaklıkta ve nüfusu 500 kişi olan Volissos Köyü, adanın kuzeybatısındaki en büyük köy.  Bir rivayete göre Homeros’un doğduğu köy olarak biliniyor.
Kalimassia Köyü
Benim en sevdiğim yerlerden biri de bu köy oldu. Köy meydanında küçük bir kahvede oturup birer "yunan kahvesi" içtik. Bu arada tonton dükkan sahibi bize bisküvi ikram edip, köyün yaşlılarıyla sohbetine devam etti. Dillerini bilmesek de herkesin çok tatlı ve güleryüzlü olan bu köyde kilisenin önünde oturan yaşlı teyze bile kiliseye davet edip, kendince sohbet etti bizimle...
Lagada Köyü
Bu köy bir balıkçı köyü. Akşam yemeği için gittiğimiz bu köyde gerçekten lezzetli bir yemek yedik...

Bu yerlerin dışında bir de özellikle Sakız merkezde gezilmesi gereken müze ve çeşitli yapılar var. Biz maalesef buraları göremedik başka sefere artık. Sakız o kadar yakın ki günübirlik bile gidilebilir.
Sakız Kalesi, kalenin içinde yer alan Jüstinyen müzesi, Arkeoloji müzesi, eski bir Osmanlı Camii olan Bizans müzesi, restore edilmiş eski bir taş konakta bulunan Denizcilik Müzesi, Agio Galas Mağarası görülecek diğer yerler arasında.


Mavra Volia Plajı
SAKIZ ADASININ PLAJLARI
Sakız adasında plajlar iki şekilde. Bazılarında şemsiye,şezlong, kabin, duş gibi hizmetler veriliyor bazılarında ise hiç bir şey yok. 
Karfas Plajı: Bu plaj Chios merkeze 5-6 km. uzaklıkta. Restoranlar ve kafelerin olduğu plajda şemsiye vs. gibi hizmetler yeme-içme karşılığında veriliyor. Denizi sığ sayılabilecek bir derinlikte. Sahili kum.
Mavra Volia: Bu plaj bakir plajlardan yani verilen bir hizmet yok. En büyük özelliği ise volkanik siyah taşlardan oluşan bir kumsala sahip olması. Denizi de aynı biçimde taşlık ama bir süre sonra derinleştiği için sıkıntı olmuyor.
Komi Beach: Bizim en sevdiğimiz plajlardan biri oldu burası. Bu plaj da düzenli plajlardan. Birçok restoranın bulunduğu plajda sahil kum...
Lithi Plajı: Benim yine bayıldığım bir plaj oldu burası. Denizi tertemiz (bütün plajlar mis gibi zaten). Sahili kum. Gitmişken Kyma tavernada mutlaka bir şeyler yiyin. pişman olmazsınız...
Elinda plajı: Burası da bakir plajlardan biri. Denizi ve sahili taşlık. Deniz güzel ama soğuk...
Limnos: Burası da organize plajlardan. Denizi güzel, sahili kum. Gitmişken El Sueno restoran'ın şezlonglarından faydalanıp, leziz yemeklerinden yiyebilirsiniz.

Sakız Adası'nda alışveriş
Sakız'a gitmişken tabiki sakızlı ürünler alınır. Bu ürünler arasında benim için bir numara Mastic Water denilen sakızlı soda. İçimi güzel, mideyi rahatlatıcı. Bunun dışında sakızın kullanıldığı bir çok ürün de var. Sakız merkezde bulunan dükkanlarda kozmetikten yiyecek maddesine kadar çok çeşitli ürünler bulabilirsiniz. Adaya özgü uzo, şarap ve likör çeşitleri de sevenler için önerilerim arasında. El yapımı reçel sevenlerdenseniz Chios merkezde bulunan Reçelci Rena tam size göre. Aklınıza gelen her şeyden yapılan reçel ve marmelatlar sizi bekliyor (ayrıntılı olarak Sakız Lezzet önerilerinde okuyabilirsiniz).

Yılbaşı ve Paskalya Gelenekleri
Sakız'da yılbaşı "gemilerle" karşılanıyor. Bu gemileri çoğunlukla aynı yaşlardaki erkek çocukları yapıyor. Yarım metreden iki metre büyüklüğe kadar olan bu maket gemiler yapan atölyeler arasındaki rekabeti yansıtıyor. Yılbaşı gecesi şehir meydanında toplanan bu gemiler arasında en iyi olan ödül alıyor ve bütün şehirde sırtlarda gezdiriliyor.

Paskalyada ise havai fişek savaşı yapılıyor. Paskalya'nın son günü Vrondato köyünde iki kilise arasında havai fişek savaşı yapılır. iki kilise arasında bulunan 400m içinde kiliseler birbirine roket fırlatır. 
(Benim görmeyi istediğim etkinliklerden biri. Bu yıl iki kilise arasında kalan bir evin varislerinin ev sahibi öldükten sonra mahkeme ile yasaklattığı söylense de emin olamıyorum bundan).

Hiç yorum yok: